![]() |
||||
Toplam 627 kelime
A Abrul: Nisan Abuş: Şapşal Accuk: Azıcık Aclanmak: Acıkmak Adref: Etraf Afkurmak: Havlamak Ağanamak: İnlemek Ağarlamak: Ağırlamak Ağıl: Küçükbaş hayvan ahırı Ağırşak: Eğerceğin yuvarlak parçası Ağrı: -den doğru anlamında bir edat Ağuşuk: Yarı açık Ahaca: İşte burada Akak: Ormanda artık suyu olmayan, dibi taş, eski su yolu Akınmak: Kaymak Akunduruk Akunduz Alaf: Hayvana verilen bitki demeti Alamuk: Yağmurdan sonra güneşin bulutların arasından tesirli bir şekilde vurması Alemeşkere: Alenen, insanlar görecek-duyacak şekilde Allahu: AlemAllah bilir (tahminlerde kullanılır) Andır: İşe yaramaz, fena, kötü Andır galsın: Yerin dibine geçsin Angaz: Büyük, ağır ve hantal eşya Anlak: Meydan Annaklamak: Gözlemek, bakmak Angıramak1) Avazı çıktığı kadar bağırmak 2) Eşeğin anırması Aranko: Boş boş, serseri gibi gezen Argış Arkulu: Paralel Arkurulamak: Yan tarafa doğru gitmek Aşana: Geleneksel evlerde mutfak Aşar: Turşusu kurulan madde Aşki: Tevekkeli Atlamak: Ayıklamak Ateşlük: AteşlikGeleneksel evlerde ateşin yakıldığı kısım Avara: Boş gezen Avu: AğuZehir Ayam: Hava, hava durumu Ayama: Lakap Ayu: Ayı Azuk: Yiyecek B Bacca: bahçaBahçe, fındık bahçesi Bad: Koyun geceleme yeri Bardabaş: Çok gürültü yapan kişi Başşak: SoğlamaFındık toplandıktan sonra geri kalan artıklar Bayak: Az önce, demin Bece: Bu gece Bed: Kötü, çirkin Bek: Sert Belertmek (gözünü)1) Gözlerini iyice açmak 2) Gözünü açarak korkutmak Bere: pereKoyunların sağıldığı yer Besbelli: Herhalde, belli ki Beter: Çok, fena Bezene: Bezelye Bıldır: Geçen sene Bibi: Büyük hala Bileki: İçinde ekmek yapılan çamurdan kap Bitduma: CitdumaAzıcık Boydak: Tek başına, başıboş Bozaltı: Alaca karanlık Böce: BöğceFasülye Böğün: Bugün Bulaşuk: İspiyoncu Buymak: Üşümek Buzakluk: İnek rahmi Büngüldemek: Yerinde duramamak, oynamak C Caht: Gayret, çaba Camış: Bir büyükbaş hayvan türü Caplama: Fraktıya yatay olarak çakılan çıta Caranak: Sağanak yağmur Caydak: Tek başına, yalnız, çıplak Cazı: fesat kadın Ceccal: Çok yaramaz çocuk, deccal Celecoş: Keş'ten yapılan bir tür yemek Cenik: Giresun Dağlarının kuzeyinde kalan yöre ve bu yöredeki köyler Cereme: Zahmet, eziyet, sıkıntı Cıbban: Alkış Cıbıldak: Çıplak Cıdık: Tuzak Cıftır: gibiÇok hızlı bir şekilde Cılga: İnce su yolu Cımbış: Komik, şaka Cıngıl: Bir nevi tenekeden yapılmış kulplu su kabı Cırıtta: Bir tür hamur kızartması Cırıtta gibi uşak: Su gibi delikanlı Cırmak,cıymak: Ağaç kökünün uzantıları Cıscıbıl: Çırılçıplak Cıvırtmak: İshal olmak Cicük Cicik: Meme Cidduk, Cıddık, Cındık: Ufaklık, sevimli çocuk Cinibiz: Keskin zekalı, hafızası kuvvetli Citduma,Bitduma: Azıcık Cilim: Çok yapışkan bir tür çamur Cimbar: Harabe yer Cimcük,Cimcik: Çimdik Ç Çakal Yağmuru: Aniden bastıran kısa süreli yağmur Çakır: Bir bayan ismi Çakır Gözlü1) Renkli gözlü 2) Ela gözlü Çalpamak: Çalkalamak Çangal: Fasülye sırığı Çapula: Eskiden giyilen bir tür ayakkabı Çaput: Eski elbise Çara: İnekten gelen akıntı Çaruk: Ayakkabı Çatmak: Rastlamak, rast gelmek Çavgun,Çağulgun: Esintili yağan yağmur Çaytak: Bacakları dışa doğru eğri kimse Çeç: 1) Ayıklanmış fındık 2) Madeni para Çekek: Küçük gemi barınağı Çencik: ÇencükKapı mandalı Çentiği: asdar'dan yapılan bir tür çanta Çentik: ÇentükÇizik Çepni: Çepniler, Türkiye Türklerinin ataları olan oğuzlar'ın 24 boyundan Üçoklar'ın Gökhan kolundan , dört oğuldan biridir. (Bayındır, Peçenek, Çavundur, ve Çepni) Çettüğüm: Kördüğüm Çerkez Bıçağı:Yöreye özgü hamsiye benzer küçük bıçak Çıpırtlak:Çok renkli, rengi parlak, alacalı bulacalı Çiğsenti: İnce yağan yağmur, çiğse Çileklik Çalı çileği. Yaprağından çorba yapılır Çimmek:Yıkanmak, yunmak Çitemek Dikmek, tutturmak Çivit: Limon, mandalina gibi meyvelerin çekirdeği Çort: Dikenlik yer Çotanak: Birkaç fındıktan oluşan fındık demeti Çöğör: Mısırın biçildikten sonra toprakta kalan kısmı Çölük: Küçük ağaç parçası Çömen:Otluk Çöten: Darı anbarı Çömez:Ufak çocuk Çükelik,Çükelük: Çökelek Çürük Ayı: Temmuz ayı. Ağustos ve Temmuz çürüklük ayları olarak bilinir. D Da: Anlamı güçlendiren ek Dadduk: Sevimli, tatlı Dani: lGeveze, dangalak Darlanmak: Sıkılmak, bunalmak Dasdar: Yün kilim Davun: Kötü, andır Dazıratmak: Debertmek: Debelenmek Değermen: Değirmen Depebızdık: Takla Derbey: Bir tür lastik ayakkabı Deydağa: İşte orada Deyha: İşte şurada Dibek: Tahıl tanelerini dövmeye yarayan taştan oyulmuş araç Dibek,Depük: Kuru Dibleğ: Giresun'a has bir yemeğimiz Dişemek: Yontmak, keskinleştirmek Divrin: Bir ağaç türü Divron: Ucu V şeklinde uzun sopa Dizlik: Uzun erkek donu Dobuç: Sivriliğini kaybetmiş, körelmiş Dodol: iPipi Dozik: Dangalak Duman: Sis Dundar: Üstü kapalı yer, sığınak Düdek: Ham, olmamış meyve Düşün: Mola, ara E Ebeguşağa: Gökkuşağı Ebrimek1) Erimek 2): Eskimek Efrini almak: Acıdan dolayı aklını almak Eğercek: Yün eğirme aleti, kirman Eğratlık: Bir tür imece Ehe: lEhil, usta Ekinci: Güneyli (Şebinkarahisar, Alucra, Çamoluk, Gümüşhane yöresi insanı) Elçi: Evlilikte aracılık eden kişi Elguvan: Mor renkli bir çiçek, ergüvan Encamı: Topu topu Enük: Kedi köpek yavrusu Eşkere: Alenen, açıktan Eteklik, Eteklük: Etek Evlürmek: Yetmek Evsi, Öğseğ: Bir kısmı yanmış odun parçası Evşün: Ekmek çevirmeye yarayan alet Evza: Kibrit Ey: Bir seslenme edası Ey vermek: Seslenmek, çağıran kişiye cevap vermek Eyhe: Sana göre hava hoş Eylenmek: Oyalanmak F Fagaz: Bir armut türü Fanila: Kollu atlet Farfara: Bir tür meşale Farimek: Hafiflemek, rahatlamak Faşırtı: Parazit, Cızırtı Fayrap: Birden alevlenen ateş Felfekiç: Paramparça Fene: Çok Fer: Derman, hal, kuvvet Feşel: Yaramaz Fetir: Sac üstünde yapılan bir çeşit kızartma Fırfıkıç: Ağzına kadar dolu Fırıç: Pişmiş meyve Fırtana: Fırtına Fışkı: Dışkı Fışırtmak: Fırlatıp atmak Follamak: Kabuğunu ayıklamak Foni: Bir ucu geniş, bir ucu dar; kaplara su doldurmaya yarayan gereç, huni Fosaldak: Suyunu çekmiş Fösük: Dişsiz, dişleri dökülmüş Fraktı: Örme çit Fuzuli: Boşu boşuna G Gabalak: Galdiriğe benzer bir bitki Gaban: Kaş, yamaç Gaccuk: Kadar Gacır: Yaş fındık kabuğu Gagiliç: Biçimsiz, tipsiz Gagit: Kuru, dölsüz Galdirik: Dere kenarlarında yetişen, turşusu da yapılan bir bitki türü Galemlik: Bacanın üstüne, kuşların yuva yaptığı bölüm, bir nevi baca kapağı Gam: bakKel Ganayaklı: Sakin, uysal Gararbazar: Göz kararı, aşağı yukarı Garcaşturmak: Tahrik etmek, karıştırmak Garduf: Patates Garer: Karar, tam kıvamı Garsamba: Ev içindeki eşya kalabalığı Gasavet, gasevet: Dert, sıkıntı Gasmuk bağlamak: Pislikten adeta katran bağlamak Gavsak,Gavsun: Fındığın dışındaki yeşil kabuk Gavun Armudu: Bir armut çeşidi Gavunç: Hadım Gaybana: Kahrolasıca, andır, hayrı dokunmayan Gayda vurmak: Türkü söylemek Gaydelenmek: Genellikle kendi kendine yavaş ritimli türküler söylemek Gazel: Dökülmüş yapraklar Gebiç: Kenarı olmayan Gebiççi: Değirmenci Gecin: Ayıklanmış fasülye kabuğu Geçi, Ğeçi: Pis kötü şey, kötü insan, domuz Gedik, Gedük: Oyuk Gegecen: Bir çeşit orak Gelçek: Merdiven Gelincik: Kediden küçük, fareden büyük Gerevi: Dal eğmeye yarayan ucu bükük sopa Gıbrağa: Kurbağa Gıdık: Küçük yumurta sepeti Gıran: Köyün ya da mahallenin genellikle merkezine yakın, boş ve düz arazi Gırnap, Gınnap: İp Gırklık: Koyun kırpma aleti Gırkmak: Kırpmak Gışmık: Hayvan tekmesi, çifte Gıynak: Tekleme fındık gavsağı Girebi: Küçük balta Glik: Sacda yapılan küçük ekmek Gofil, Kofil: Fıçı Goğoz, Goğuz: Aralı, hafiften açık(kapı) Gogil: Saçların örülüp, başın arka tarafına 2 parça halinde toplanmasıyla oluşan saç demetinin her biri Gohnik, Kohnik: Yaşlı kimse, moruk Golan: Odun taşırken sırta sarılan ip Goşmak,Goşama: İki eli birleştirerek yapılan büyük avuç Got, Kot: Eski bir ölçü birimi Gölük: Hayvan sürüsü Güçük Ayı: Şubat Ayı Göğnümek: Meyvenin kararıp yumuşaması Göreslenmek: Göresi gelmek Gumbul: Büyük sepet Guruş Taşı: Evin ateşliğindeki çıkıntı taşı Guvak: Kepek Guytak: Çukur, kuytu Güman: Umut Gübür, Küpür: Pislik ve toz kırıntısı Güni: Güney GüveTahta: kurusu Güvenek: Bir tür iri sinek Güzine: Bir tür soba Ğ Ğeçi, Geçi: Pis kötü şey, kötü insan, domuz H Ha: Anlamda kesinliği artıran bir nevi önek Haböle,Haşöle Haole: Böyle, şöyle, öyle Habu,Haşu,HauBu, şu, o Habura,Haşura HauraBura(sı), şura(sı), ora(sı) Hacat: İhtiyaç Haccak: Güzel Haçan1) Madem 2) Ne zaman Haçan ki: Ne zaman ki Halefet: Muhabbet, sohbet Halik: Küçük taş Halpıtmak: Yoğurt yemek Haltuk: Buzağının boynundaki ip tasma Happak: Sade yoğurt Harar: Büyük örme sepet Harın: Dayanıksız Harez, Harız: Boş bırakılan arazi Harman Hartama: Çatıyı kaplayan tahta Haset: Kıskanç, fesat Haşindi: Tam şimdi Haşlak: Yakıcı, kavurucu Hatça: Hatice adının yöresel söylenişi Haus: Hafız adının yöresel söylenişi Havruz Havse: Hafize adının yöresel söylenişi Hayana: Önden Hayat: Evin girişi, antre Helenpir: Külüstür, angaz Helim: Halim adının yöresel söylenişi Helle: Un çorbası Henki: Yaşlı, ihtiyar Henkimek: İhtiyarlamak Hennük: Toprağı suya doyuran yağmur Hepek: Gizli geçit kapağı Heri Herk: Tarlaların sürülmesi işi Hers: Hırsla karışık sinir Herslenmek: Sinirlenmek Hevlane: Küçük tencere Heysin: Hasan adının yöresel söylenişi Hılli: Göründüğü gibi olmayan, sinsi Hıntak: Gevşek, tıkız olmayan Hınkırmak: Sümkürmek Hırp etmek: Örtmek Hırtlamak: Ezerek parçalamak Hışır: Eski, kırık dökük Hızan: Çocuk ve torunlar Hızar: Büyük testere Hızım darı: Zayır mısır Him: Duvalın temelinin oturduğu çukur Hirtik: Dirliksiz, fesat çıkaran Holasa: Gelişigüzel yapılan iş Hollamak: Ayıklamak, follamak Honça,Hemençe: Küçük yün torba Hopalak: Tombul Hopçurmak: Bir şeyin içine zıplayarak atlamak Hopul: Unun tortusu Horon: Kemençe ve tulum(gayde) ile oynanan yöresel oyunumuz Horsa: Heves Horsasını almak: Hevesini almak Horsası geçmek: Hevesi geçmek Hortik: Ayı yavrusu Hoşkil: Kumar Hoşkuran,Hoşuran: Bir tür bitki Hoşmak: Bir yemeğimiz Hozan: Sık çalılık Höl: Islak Höldirik: Dandik, adi yapılı eşya Hörelenmek: Kafa tutmak, dayılanmak Höshöldüremük: Tadına varılamadan alelacele içilen çay Höşül1) Bulanık sıvı 2): Çayın dip kısmı Hulukçu gibi gezmek: Kalabalık bir halde ve çokça gezmek I Imımak: Isınmak ImıkIlık: ne sıcak ne de soğuk Irgamak: Sallamak, hareket ettirmek Irgat: Amele, işçi Irıb: Yöntem, püf noktası Istınka: Ağzına kadar dolu Işgın: Fındık filizi İ İçlik: Gömlek İğdiç: Eğri bacaklı İkretmek: Tiksinmek, nefret etmek İleki gün,Lekigün: Önceki gün İlistir: Metal kevgir İndem: O kadar da İrepata: Ekmek yapmaya yarayan yassı alet İsiyin: Hüseyin adının yöresel söylenişi İşmar etmek: Baş, göz ve elle işaret etmek İyicene: Hepten, iyice İzavra: Köle, amele J Jile/Zile Pekmezi: Bir pekmez çeşidi K Kabakçı: Ordulu Kakmuklamak: Yumrukla itip kakalamak Kaliser: Şebinkarahisar Kapşon: Giyeceklerin başlığı Karakış Ayı: Aralık ayı Karalastik: Lastik ayakkabı Karatağuk: Bir çeşit kuş Karşılama: Kemençeyle oynanan bir Giresun oyunu Kasele Katakulli: Oyun, üçkağıt Katuk: Ayran Kavuma: gitmek Kaynarı: Ölmeyesice Keçemen: Kertenkele Keçibaş: Kafasının kenarları saçlı, ortası kel kimse Kelçük: Meyve koçanı Kelem: Karalahananın kökü, soyulup yenir Keleplemek: Fırlatıp atmak Kelif: Basit baraka Kemçük: Biçimsiz, çukurca Kemre: Hayvan gübresi Kenef: Tuvalet Kerenti: Tırpan Kesek,Kötek: Kısa çubuk Kesmük,Kösmük: Dövülürken savrulan tahıllar Keşan: Yöreye özgü çubuk desenli şal Keşgül: Su kabağı Keşik: Sıra Keşir: Meyvenin yenilmeyen kısmı Keyfanı: Kocakarı, ihtiyar kadın Kıble: Güneyden esen rüzgar Kıymık: İnce odun parçası Kile: Eski bir ölçü birimi Kiraz Ayı: Haziran ayı Kiraz Duzlusu: Kirazı soğanla kavurarak yapılan bir yemek KirkoTirizme: vurma aleti Kittik: Küçük sabun parçası Kodaman: Yaşlı ve zengin kimse Kofil: Fıçı Konuşuk: Laf, konuşulan şey, söz Kopça1)Düğme 2): Kısa bacaklı kimse Kopuk: Serseri, it gibi gezen Korgon çorbası: Mısır çorbası Koruk: İçi boş fındık Köm: Ağır Kömeç: Kuru ağaç parçası Köstü: Köstebek Köstüre: Yuvarlak bileme taşı Kuma: Aynı erkekle evli kadınlar Küpbaş: Koca kafalı, kafası büyük Küpü: Baltanın sırtı Külek kafalı: Koca kafalı, kafası büyük Kürtük: Dağlarda yazın bile erimeyen kar yığını Kürün: Sulama amacıyla içi oyuylmuş ağaç Küskülemek: Gaza getirmek Kütmek: Küçük tahta tabure Küveç,güveç: Ağaçtan yapılmış kap L Laz armudu: Giresun'a has bir armut türü Leftir Lobya, Lomya: Fasülye Lobut1) Büyük değnek 2): Şişman ve iri adam Löç: Çok ıslak, suya doymuş Lülemek: Bir şeyin ucunu yontmak M Mabeyin: Oda Macir1) Göçmen 2): Gürcü (Acaralı) Macirce: Macirlerin konuştukları dil; Gürcücenin Acara şivesi Mada: İştah Mafir: Defa, kez, kere Mahna: Sebep, semete Mahnaliğin: Sebebine, sayesinde Makluvat: Zayıf yabani hayvan Makta: Orman kesim işleri Malak Mam: Bir tür oyun Mandalin: Mandalina Maslı: Sepet çubuğu Maraz: Ruhi hastalık, sıkıntı Marşaba: Su kabı, maşraba Maşat Mavzer: Tüfek Mazı: Medek: Dişi manda Meğel: Küçük geniş çapa Meh: Buyur, al Mendabur: Aşırı derecede pis insan Merek: Serenti'ye benzer yapı, ot saklanan yer Merulcan: Taze diken ucu Miyese, Meyse: Miyase adının yöresel söylenişi Mısgıç: Cimri Mısmıl: Uyuşuk, tembel Misir: Bir çeşit domates Mamali, Momuli: Peynir kurdu, küçük böcek Mostra Mudara: Sağlam olmayan kalitesiz Mugalif: Zayıf, dayanıksız Mundar: Pis Mühkem: Sağlam N Nacak: Küçük et doğrama baltası Namazlağ, namazlık: Seccade Nebri Nene: Nine, babaanne ve anneanne Nezük,Nezik: Güzel, tatlı Nifi1) : Eskiden açık saçlı, çember takmayan gayrimüslim kadınlarına verilen ad 2) Çok açık saçık giyinen kadın O Obuz: Büyük su arkı Okaru, Okarı: Yukarı Osmak: Kıyaslamak, vuruşturmak Oslama: Boşuna Oyrak: Çukur arazi Ö Öğürsemek,Örsemek: İneğin boğa istemesi Öklemek: Bağlamak Örkenmek: Taklit etmek, özenmek Ötürmek1) İshal olmak 2) : Kötü kelimeler kullanarak konuşmak P Paçka: Küçük ev, serentiye benzer yapı Paçuri: Paçavra Padar: Çamın dış kabuğu Pağaç: Külde yapılan ekmek Pahal: Kıskanç, çekemeyen Palak: Ayı yavrusu Palan: İnce minder Palaz: Bir fındık türü Palas Pandıras: Apar topar, Patır kütür Pancar: Karalahana Pança1) Pençe 2): Çok kıllı erkek eli Pandır Pantul, Pontul: Pantolon Papara: Dayak Parabelli: Bir tür silah Pasa: Habire, devamlı Pattangoç: Bir çeşit oyuncak silah Patoz: Fındık çekme makinası Payandura: Destek Paykırtmak: Kaçırmak Pee: Taş duvar Pelit: Meşe ağacının meyvesi, palamut Pere, Bere: Koyun sağma yeri Pervaz: Kapı, pencere kenarları Pestil Peş: Ek, yama Pezük: Pazı bitkisi ve yemeği Pıddak: Patlamış mısır Picali: Bezelye Poğol, Poğul: Suda pişmiş mısır Pöstekisi Çıkmak: Pestili çıkmak Pur: Sert kumlu toprak Putana: Tahta turşu saklama kabı Pür: Çamın iğne gibi olan yaprakları R Rafan gitmek: Çok hızlı ilerlemek S Sağrak: Yağ saklama kabı Sahan: Bakır kap, tabak Sakırca: Beyaz çiçekli, kökü yumurtayla kızartılarak yenen bir tür bitki Sakırtlak: İnsana yapışan böcek Sali1): Salih adının yöresel söylenişi 2) Salı günü Saplıyak: Metal yemek kepçesi Sarıcalı: Balsız bir arı türü Sasuk: Tatsız Sazmak: Islak çimen, bataklık Sef: Yanlış, hata Seğiretmek: Fırlayıp koşmak Semete1) Vasıta, sebep 2): Uyku mahmurluğu Sepetbaş: İçi boş kafalı Serenti: Yöreye has bir yapı, bir nevi kiler Sıçan: Küçük fare Sırappa: Sıraya dizili Sırgan1): Isırgan otu ve yemeği Sibek başlı: Gıcık, aksi, inat Simelek: Uyuşuk Sin Sinmek: Saklanmak Siron: Giresun'a has yufkadan yapılan yoğurtlu bir yemek Sökütmek: Üstünü başını çıkartmak Söykenmek: Yaslanmak Sulu Sepken: Sulu yağan kar Suluk: Süzme konulan yer Süflü: Pasaklı Sümüç: Parmak boyunda ölçü birimi Sümsük Ş Şalak: Geçmiş salatalık Şavgu: Şevki adının yöresel söylenişi Şelek: Harar'ın küçüğü Şenlik: Evin önünde yemeklik sebze yetiştirilen küçük bahçe Şişek: Genç erkek koyun T TaDaha Taflan: Kiraz'a benzer bir meyve, Karayemiş, Anadolu'da Laz kirazı olarak da bilinir. Taflan Tuzlusu: Taflan'dan yapılan Giresun'a has bir yemek Takkuma: Yöreye has bir kuş Talanmak: Habire birşeylerle uğraşmak TamAhır Taran: Sudaki taşın altındaki boşluk Tasal: Takatsiz, tembel Tasattuk etmek: Dağıtmak Tay: Yük, parça Taylanmak: Hazırlanmak Tehin: Çok hızlı hareket eden küçük bir hayvan Tehin gibi: Atik olmak, eli çabuk olmak Tekne Gazuntusu: Son çocuk Telaşa: Telaş Telaşiya Kalmak: Telaşa düşmek, telaşlanmak Telef: Canı çıkmışçasına yorgun Telef Tasal: Yorgun argın Telesimek: Susamak Terek: Tahtadan raf Tesbermek: Kurumak Tesçe: Çok aceleci Tevek: Asma dalı Tevekkel: Sakin, ganayaklı Tez: Çabuk, hızlı bir şekilde Tezen Peyniri: Giresun'a has bir peynir Tıkız: Sıkı sıkıya kapalı Tıman: Don Tırmıt: Mantar Tibal: Giyiminde çok titiz olan Tili: Yemek seçen Tirizme vurmak: Toprağı kazarak kökleri çıkarma Toklu: Kuzunun büyüğü Topur: Çoklu fındık çotanağı Tulum1): Bir tür peynir 2): Giresun'da da kullanılan bir çalgı aleti, Gayde Töngel: Bir tür muşmula Tüğüm: Düğüm Tülemek: Oluşmak meydana gelmek Tünek: Kuş tüyü Tünemek U Uheym: Bir hayret ve şaşırma nidası Ula: Bir hayret ve sesleniş nidası Uluk: Pis, pasaklı,kötü kadın Uruf olmak: Üzülmek Uslu: Köyün ve ailenin büyükleri, sözü geçenleri Usulca: Yavaşça Uşak: Erkek evlat Uy: bir hayret nidası Uyartmak: Uyandırmak Ü Üğüm: Fındık dalı Üşmek: Eşmek, eşelemek Üveç: Yaşı gelmemiş erkek koyun Üzüm Ayı: Ekim Ayı V Vire: Daima, devamlı Y Yağlaş: Muhallebi Yal: İnek yemeği Yalak1): Hayvanların su içmesi için çeşme altlarında oluşturulan çukur yer 2): İnsanın sırtının ortasındaki çukurluk Yalavu: Alev, kıvılcım, ateşin sıcaklığı Yalavuz,Yalağuz: Yalnız, tek başına Yane: Ne sandın? Yarmaça: Yarılmış odun Yasan Olmak: Ortadan kaybolmak Yaşmak: Başörtüsü Yavşu: Mısır tarlasında yetişen bir tür ot Yaykın: Kızılağaç Yayuk1) Ayran 2): İçinde bu ayranın yapıldığı tahtadan ve uzunca eşya Yenlik: Hafif Yesir: Ebelemece türü bir oyun Yitmek: Kaybolmak, gözle görünmez olmak Yivtin: Bir bitki türü Yolluk: Kilim Yuka: Suyun derin olmayan kısmı Yunmak: Yıkanmak, çimmek Z Zabacca: Sabahleyin Zağar: Uyuz köpek Zara: Un yapılan mısır ve buğday Zatiberi: Zaten, eskiden beri Zeğele: Akşam, akşama, akşamüstü Zıbıç: Sebze ve meyvenin sap kısmı Zıpçık: Taze daldan yapılan bir çeşit müzik aleti Zıpka: Yöreye özgü paçası dar, üstü bol pantolon Zivzik: Küçük fare Zorlu, Zollu: Güzel, güçlü kuvvetli Zorunan: Zorla Zote: Saklambaç oyununun yöredeki adı Zumbuk: Yumruk |
![]() |